Yil 1968. Eylül ayi. Ders yili yeni baslamis. Ortakoy'de, bir yil
yetistirici sinifi okuduktan sonra Beyoglu'na ciktik. Sinifimiz 6F.
Hatirlayanlar olabilir, bu sinif hafizlar koridoru'nun tam altindaki koridorda,
hemen basketbol salonunun bitisigindeki, arka bahceye bakan sinif. Belki de
okulumuzun en karanlik, en kucuk dersanesi.
Ben, en on sirada Akin Dengiz (zekasiz) ile oturuyorum. Bir arka siramizda ise
Nurettin Herguner ile simdi rahmetle andigim, 7. sinifta bir trafik kazasi
sonucu hayatini kaybeden “Tatar Ridvan” oturuyor.
Ridvan da, ben de okulun devasa buyuklugune hayran olmusuz. Ders aralarinda
ikimiz beraber okulun bir kosesine gidiyor ve oradan kosmaya basliyoruz. 6F'ye
ilk giren digerine simit ismarliyor. Simit o zaman 25 kurus. Hani o sari
25'likler. Biz boyle yaparak okulumuzu da tanimaya calisiyoruz. Ama henuz,
Grand Cour'a, 12' ler koridoruna girilmez gibi kurallardan haberimiz yok.
Bu kucuk oyunumuzu oynadigimiz gunlerden biri. 20 dakikalik ders arasi. Bu
sefer Ridvan'la 12'ler koridoruna girmisiz. Hem de sonuna kadar gitmisiz. Tam
kosmaya basliyacagiz. Dev gibi agabeylerimiz bize " - Hop siz kimsiniz? Ne
ariyorsunuz burada?" demesi ile, rahmetli Ridvan topuklari yagladi ve
kacti. Beni ise, agabeylerimizden biri GS rozetli ceketimin ensesinden
yakalayarak kacmama izin vermedi. Tipki cizgi filmlerdeki gib bir durum. Ben de
kacacagim ama oldugum yerde patinaj cekiyorum sanki.
Agabeyler, beni tuttuklari gibi hemen yan taraftaki sinifa soktular.Sinifin en
arkasinda ve Grand Cour tarafinda, hani o zamanlar yatakhanelerde bulunan tahta
dolabin uzerine oturttular. Henuz celik dolaplara tam olarak gecilmemisti.
Simdi dusunun. Henuz 12 yasinda, 1.50 boyunda kucucuk ben, karsimda dev gibi
adamlar ve yerden birbucuk, iki metre yuksekliginde bir dolabin uzerinde
oturuyorum. Agabeylerim, beni biraz da saka ile karisik korkutuyorlar. “ - Bir
daha buraya girmeyeceksin, bu koridor yasaktir “ diyorlar. Ben ilk
Galatasaraylilik derslerimden birini aldigimin farkinda bile degilim. Onlari
dinleyen kim. Dersanenin ferahligina, guzelligine hayran olmusum etrafi
gozlemliyorum. O da ne? Sol taraftaki pencerelerden, sonradan GRAND COUR
oldugunu ogrenecegim sahada futbol maci oynaniyor. Icimden “ - Oh be adamlara
bak, hem ders yapiyorlar, hem de mac seyrediyorlar. Ne keyif.” diyorum.
Iste o zaman kendi kendime ahdediyorum. Son sinifa geldigimde bu sinifta, hem
de o Grand Cour'a bakan arkadan ikinci sirada oturacagima kendi kendime soz
veriyorum. Neyse agabeylerim, beni biraz daha korkuttuktan sonra
saliveriyorlar. 6F'ye donuyorum. Okulun en ferah, en aydinlik dersanesinden en
karanlik sinifina donuyorum. Ve dusunduklerimi rahmetli Ridvan'a anlatiyorum. O
da bana hak veriyor, anlattiklarimdan etkileniyor. “ - Tamam ulan o sinifta
okuyacagiz” diyor. Birbirimize soz veriyoruz.
Yillar, yillari kovaliyor. Ben bir yil gecikmeli olarak son sinifa 12 FEN C'ye
geliyorum. Sene 1975. Eylul ayi'nin ortalari. Dersyilinin baslamasina bir kac
gun var. Okula geliyorum. O da ne. 12 FEN C o sinifta degil. Koridorun basinda.
Bir yil once okudugum 11 FEN C'nin hemen yani.
Yillar onceki yeminimizi hatirliyorum. Kosarak asagiya, marangozhaneye gidiyor,
bir merdiven ile keser buluyorum. Bunlari kimseye caktirmadan yukariya
tasiyorum. Siniflarin yerlerini degistiriyorum. Ve iceri girip, o siraya
kilidimi cakiyorum. Icimden, TATAR RIDVAN'a, “ - Bak o siniftayiz, senin omrun
vefa etmedi ama ben yeminimizi tuttum, sen de istedigin sirayi sec” diyorum.
Ders yili basliyor. Hocalarimiz, okul idaresinin ellerine verdigi plana gore
hareket ederek yanlis siniflara giriyorlar. Ben icimden kis kis guluyorum.
Bu sirrimi, o yilki devre tatiline kadar kimseye soylemiyorum. Devre tatili
sirasinda ise sinif arkadaslarima acikliyorum. Hepsi memnun oluyor.
Iste, bu resim, o sinifta, o sirada , 1975-76 ders yilinin son dersinde, sira
arkadasim, yine rahmetli Husnu Mestan tarafindan cekilmistir. Mestan'a “ - Bu
son dersimiz, benim su oturdugum sirada soyle fiyakali bir resmimi cek, yillar
sonra bakar bakar guleriz” demistim.

Bu resime ne zaman baksam aklima hep bu hatira gelir. Artik bugun daha fazla is
yapamam. Eve donuyorum. Yatagima uzanacagim ve uzun uzun eski gunlerimi hatirlamaya
calisacagim. Bilir misiniz o gunleri tekrar yasayabilmek icin neler vermezdim?
Isterse 3. dünya savasi ciksin kimin umurunda?
Hakan TROL Gencer 107-108
3.4.2008