GALATASARAY LiSESi 108. DÖNEM ANI YAZILARI
Bugun cumartesi 17 Temmuz
2010...
Burgazada'dayim...
Sabah erken saatlerde
kalktigimda balkondan Istanbul'a dogru bir baktim.
Denizin uzerinde bir sis bulutu..
Hayir bu sis bulutu degil, nem
olmali.
Karsi yaka biraz zor seciliyor.
Hava sicak, sicak oldugu kadar
da nemli..
Benim sadik kopegim Pitu 'da
uyandi, cevremde dolasiyor, cilveler yapiyor.
Bu kadar cilveli olmasinin
nedeni tabiiki kendisini bahceye tuvalete cikarmam icin.
Tutuyorum tasmasindan bahceye
cikariyorum.
Cikar cikmazda tuvaletini
yapiyor.
Sakinlesiyor.
Kopegim artik mesut...
Pitu, eylul'de 17 yasina
basacak.
Hem kör, hem sagir..
Ama hala 5 yasinda gibi
hareketli..
Omrunun son baharinda..
Gozumun onune onunla beraber
gecirdigimiz 17 yil geliyor.
4 yasindayken kendisini
ciftlestirmistik.
Bir kasim sabahi evin icinde
huzursuzca dolastigini hatirliyorum.
Ve yaklasik 6 saatlik bir
surecte 5 yavrusunu dunyaya getirmesi.
Hele o ilk an. Ilk yavrunun
dogumu..
Pitu'nun onu yalayarak
temizlemesi gozumun onunden hic cikmaz.
Doga mucizesi dedikleri bu
olmali.
Neyse, lafi uzatmiyalim.
Cocuklugumdan beri kopekleri
severim.
Bircok kopegim oldu simdiye
kadar..
Hepsini cok sevdim.
Hepsini tek tek hatirlarim.
Ama artik yaslaniyoruz mu ne?
Bu Pitu'ya hepsinden cok
baglandim.
Hala balkondayim..
Elimde, Arap Kemal Agabey'in "Bitmeyen
Mektep" adli kitabi var.
Yahu bu mektep gibi bu kitapta
gercekten bitmiyor.
Gectigimiz yaz ben bu kitabi
okumustum.
Hala basucumda durur.
Aradabir alirim, bolum bolum
yine okurum.
Bu sabahki bolum Feruhzat
Turac bolumu.
Burada bir satir dikkatimi
cekti..
Feruzat'i gordun mu?
Feruzat'ta okudun mu? diye sorarlarmis.
Ben okuldayken ise mezun
agabeyler hep sorardi "Feruzat hala okulda mi?" diye..
Bilir misiniz, GS diplomami
guc bela 1976 yazinda alacagima, ancak danıstay karari ile okullar
acildiktan 2 ay sonra 1976 kasim ayinda alabildim.
Tek dersten (Philosophie tabii
ki) beklemedeydim ve benim gibi birkac arkadasimla beraber auditeur
olarak Philosophie dersine 109 lar ile birlikte giriyorum.
Gunlerden 8 Kasim Pazartesi
Mezun oldum.
Diplomami aldim.
Havalarda ucuyorum.
Karsima hala auditeur olarak
derslere devam etmekte olan sinif/sira arkadasim rahmetli Mestan cikmaz
mi?
Elimde diploma, Mestan'a ne
dedim biliyor musunuz?
"- Feruzat hala
okulda mi?"
Ikimiz birbirimize sarildik..
Oylesine kalakaldik.
Ulan ben bu diploma icin
9 sene verdim.
Simdiki aklim olsa degil 9, 19
sene mi verirdim ya..
Birden bu olayi hatirladim
iste..
Guleyim mi? Uzuleyim mi
bilemedim.
Kitabi biraktim..
Sabah daha erken.
Iskeleye dogru yurumeye
basladim.
Gazeteleri alip, Ergun Cafe'de
bir cay icecegim..
Eski bir rum evinin onunden
geciyorum.
Sanirim ya temizlik var, ya da
evi bosaltiyorlar.
Kapinin onunde bir yigin kitap.
Iclerinden biri hemen dikkat
cekiyor.
Ya da bana oyle geldi.
Bayagi eski bir sey.
Uzerinde fransizca PHILOSOPHIE
yaziyor.
Bir an kalakaldim.
Yahu ben 10 dakika once, bu
philosophie yuzunden az daha 108 degil, 109 mezunu olacagimi dusunmustum.
Hatta, boyle eski bir
Philosophie kitabi yuzunden, hocamiz Mr. Verhelst ile tum sene kavga
etmistim.
Beni sinifta birakmasinin,
hatta hatta kurulda dahi tum diger hocalara ve mudure rest cekerek bir sene
daha 12. sinifi okumami (sadece Philosophie dersi icin) istemesinin en bas
nedenlerinden biridir buna benzer bir Philosophie kitabi.
Kisaca anlatmaya calisayim.
12. Sinifta Philosophie
dersimize Mr. Verhelst geliyordu.
Sene basinda kutuphaneden mi
simdi net hatirlamiyorum ama elime 1915 basimi fransizca bir
philosophie kitabi gecti.
Verhelst ne zaman imtihan
yapsa, soruyu zaten anlamadigim icin, sorunun icinden bir kelimeyi
seciyor ve kitapta o kelime ile ilgili bir bolum buluyor artik konu ile
ilgili lgisiz aynen ne gorduysem yaziyordum.
Neticede Verhelst bana 0
veya 1 veriyordu.
Her defasinda da bunu kim
yazdi? Nerden buldun bunlari? diyordu.
Ben de kendisine piskin piskin "Ben
yazdim" diyordum.
O da yemiyordu tabii.
Ha, ne yazdigimi anliyor
muydum?
Asla..
Verhelst'in de ne yazdigimi
anladigini sanmiyordum.
1915 basimi bir kitabin
fransizcasi, herhalde ona da eski turkce gibi geliyordu buyuk ihtimal.
Uzatmayalim.
Ben ikmal imtihani dahil ayni
uygulamayi her defasinda yaptim.
Ikmaldeki konu gun gibi
aklimda.
Nietzche'nin "Ni
Partisan, ni neutre" sozunu aciklayin.
Sonradan ogrendim ki, meger
butun sene adam, derslerde bunu anlatmis.
Dinleyen kim?
Ha dinlesen de anlayacak
miydin? derseniz...
Yok mumkun degil..
Verhelst, turkce konusmuyor ki?
Onun fransizcasindan da ben
anlamiyorum..
Sonuca geleyim..
Imtihanda yine ayni sistemle
kopya cekerek, kitaptam partisan diye bir bolum buldum aynen yazdim.
Tabii yine 1 aldim..
Sonra, bir arkadasimdan duydum
Danistay diye bir sey varmis.
Danistay'a muracaat ettim.
2 ay sonra karar geldi..
Benim 1 lik kagida 6 vermisler..
Danistay'da bu yazili
kagitlarini Ankara Tevfik Fikret Lisesi Hocalari okurmus.
Buyuk ihtimal, "Ulan
boyle fransizcasi olan talebe sinifta birakilir mi?" demislerdir.
Iste boyle mezun oldum bu
okuldan..
Bundan sonrasini 1976'da 12
Fen C'de okuyan 109 donemi arkadaslarim hatirlar..
8 Kasim pazartesi sabahi
Verhelst'in dersinde ortaligi alt ust etmistim..
Bir ara onu da yazaraim..
Nerede kalmistik?
Eski rum evinin onunde duran
fransizca Philosophie kitabinda...
Soracagim, "Bunu bana
verir misiniz?" diye..
Baktim etrafta kimse yok, yola
devam ettim.
Gazeteleri aldim, Ergun
Cafe'de otudum.
Cayimi ictim, kahvaltimi
yaptim.
Bu arada Burgazada'ya gelenler
mutlaka Ergun Cafe'ye ugrasinlar.
Cok guzel visneli milfoy yapar.
Ben visneli sevmedigimden,
visnesiz yapin sunu derim hep.
Sonucta basardim.
Artik az miktarda da olsa,
visnesiz sade milfoy'de yapmaya basladilar.
Sutlu tatlilari, kurabiyeleri
ve pogacalari da guzeldir.
Dondurmayi ise buradan degil
Sinem Dondurma'dan almalisiniz.
Hemen biraz ileride.
Iskeleden cikinca sol tarafa
bakin, sahil yolunda..
Tamam iste orasi..
Kocaman Sinem Dondurma yazan
yer.
Ozellikle limonlu, cilekli,
kaymak ve karamelini tavsiye ederim.
Yahu yine laf, lafi acti.
Burgazada reklami yapmaya
basladik..
Ergun Cafe'den kalktim.
Eve donuyorum..
O eski evin onune geldim..
Kitaplar orada..
Ama benim Philosophie kitabi
ortalikta yok..
Baktim kapida orta yaslarda
bir hanim var..
"- Afedersiniz"
dedim "- Bir saat kadar evvel burada bir felsefe kitabi vardi fransizca,
ne oldu ona?"
"Ha o mu" dedi rum
sivesi ile..
Ve "- Evi temizliyorduk,
biraz evvel bir bey geldi eger atacaksaniz alabilir miyim? dedi. Ben de
verdim"
Basimdan asagiya dogru bir
titredim.
Icimden keske biraz evvel
buradan gecerken bekleseydim, belki bana verirdi kitabi da, bu yastan sonra
biraz felsefe ogrenirdim dedim..
Yavas yavas uzaklastim oradan..
Mr. Verhelst'i, filozofi
kitabini ve hatiralari geride birakarak.
SSS
Hakan TROL Gencer
18.07.2010
|