GALATASARAY LiSESi 108. DÖNEM ANI YAZILARI

Anılar Menüsüne Dönüş


Teoman Alemdar
11 Fen-A’da okurken Murat Dershanesi

Muhtemelen 1975 yılı, ailem o yıl, iyi kabul edilen Çemberlitaş’taki Murat Dershanesine gitmem için beni ikna etmiş idi. Ben de hem belki bir şeyler öğrenirim, belki de biraz daha sosyal ilişkilerimi geliştiririm düşüncesiyle kabul etmiş idim. Bizim 11 Fen-A’dan veya diğer sınıflardan kimse var mı, yok mu diye hiç araştırmadan, ilk gün dershanenin yolunu tuttum. Acaba ne tür yeni arkadaşlarla tanışacağım diye düşünürken, sınıfın kapısından içeri girdim. Ders başlamış idi ve sınıf tıklım, tıklım doluydu. Yavaşça sınıfın en arkasına, yer bulurum düşüncesiyle ilerledim. Bir de ne göreyim bizim tayfanın bir kısmı orada, boş kalan bir iki sandalyeden birine iliştim ve Murat Dershanesi günlerim böyle başlamış oldu.

Günler geçti, bizler dershaneye gitmeye devam ediyoruz ve sınıfta tek şamata yapan lise grubu biziz. Anımsayabildiğim kadarıyla bizim grup, Nesimi Büyükbabani, Öz Saka, Ali Deniz Birsen (bizim Bakırköy’lü ve o zamanlar Chevrolet 1958 modeli arabası olan Ali), Sanem Yektay, Josef Çerasi gibi sınıf ve devre arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu 14-15 kişilik takımdan oluşturuyordu. 

Dediğim gibi haylaz bir grubuz biraz, Nesimi çalışkansa da, arada bir bize uymuyor değil ! Öz, eh öyle çalışıyor, filan. Fizik Hocası, problemler sorup, cevabını istiyor ve sınıftaki lise gruplarından hangisini daha önce cevabı verir ise, o liseyi övüyor.  Bizlerin öyle bir kaygısı yok ama, Fizik Hocamız “Geçen yıl bu sınıfın en iyi öğrencileri Galatasaray Lisesi öğrencileri idi” deyince, bizlere de sorumluluk düştü! İşi ciddiye almaya başladık ! Nasıl mı, bizden birileri bir sene önce, Murat Dershanesinden ders almış kişilerden soruları ve cevapları almakla. Sorular ve cevaplar kısmen bizlere fotokopi olarak dağıtıldı. Ve Fizik Hocası bize köpürmeye devam etti! Hem haylazız, hem de diğer liselerden soruları daha hızlı ve doğru cevabı bularak çözüyoruz. İşte bunu adamcağız bir türlü anlayamıyor. Buna anlam veremeyince de, daha da köpürüyor. Sınıfta tahtaya en yakın oturan öğrenciler, İstanbul Erkek Lisesinden, onların arkasında Alman Lisesi öğrencileri var, daha arkada ve hem bizim önümüzde Üsküdar Amerikan Kız Lisesi öğrencileri, tabii bunlar sınıfın en harika, ve en dikkat çeken bölümü, nedense? İstanbul Erkek ve Alman Lisesi öğrencileri bizden daha iyi sonuç alınca bayağı böbürleniyorlar. Ama, doğru cevaplar bizden çok çabuk geliyor, tabii ki bu arada şamata yapmayı da hiç ihmal etmiyoruz. 

Bir gün yine Fizik Hocası zor bir soru sormuş, cevapları bekliyor; Bizde ise zaten cevaplar önümüzde duruyor! Biz arkada gürültü, şamata yapmaya devam ediyoruz. Fizik Hocası bize dönerek şöyle dedi “Hey, arka takım gürültü yapıp duruyorsunuz, orada işler nasıl acaba” dedi. 

İşte hayatımda duyduğum en hızlı ve en güzel hazır-cevap Ali Birsen arkadaşımızdan geldi ve Fizik Hocası ne söyleyeceğini şaşırdı. “Hoca, hoca” dedi Ali, “Arka takım çok iyi, sen ön takıma bir rot-balans çeksene.”

Sevgilerimle.

M.Teoman Alemdar
24
.12.2009



Anılar Menüsüne Dönüş